Bir halkın var oluş mücadelesi: Arakan, Rohingya Müslümanları

  • img_1780
  • img_2072
  • img_2074
  • img_2079
  • img_2087
  • img_2109
  • img_2177
  • img_2192
  • img_2196
  • img_2265
  • img_2268
  • img_2373
  • img_2435
  • img_2444

Bir şeyi kendi gözlerinle görmek her zaman insanda duymaktan ya da başka bir yolla öğrenmekten daha tesirli bir etki bırakır. Hz. Musa kendisine verilecek olan levhayı almak üzere Tur Dağına çıktığında, onun kavmi artık ona inanmayı bırakmıştı ve yeniden yaptıkları putlara tapmaya başlamıştı. Bu durum ilahi yolla kendisine bildirildiğinde kavmine oldukça sinirlenmişti ancak yine de elindeki kutsal emirlerin yazılı olduğu levhayı kırmamıştı. Ne zaman ki, kavminin buzağı şeklindeki heykele tapındığını kendi gözleriyle gördü o zaman sinirine hakim olamayıp levhayı yere atmıştı.

Arakan’da yaşayan Rohingya Müslümanları ile ilgili bugüne kadar birçok üzücü olayı o ya da bu şekilde haberlerde okuyup, Güney Asya’da yaşayan din kardeşlerimiz için üzülmüşüzdür. Ancak oraya bir proje vesilesi ile gidip, oradaki insanların gözlerinin içine baktığım zaman, içimde bugüne kadar duyduklarımdan, bildiklerimden okuduklarımdan fersah fersah öte hisler uyandı. Orada tam anlamıyla bir halkın sabırla verdiği ağır bir imtihana şahit oldum.

Yaşadıkları ülkede, ağırlıklı olarak Budizm inancının yerleşik olduğu Myanmar’da Müslüman olduklarından dolayı etnik ayrımcılığa maruz kalan bu insanlar, aslında hepimize imanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlatmaktaydılar. İman öyle değerli bir şeydir ki, sahip olduğunuz her şeyi, evinizi, ailenizi, insani haklarınızı, hatta insan onurunuzu kaybetme riskiniz olsa da, imanınızı, Müslüman kimliğinizi korumayı seçmeniz gerekmektedir. İşte bu insanlar da böyle yaptılar. Yaşadıkları ağır imtihanda, bütün uluslararası kamuoyunun ilgisizliğine ve duyarsızlığına rağmen, zulme uğrayanlar, öldürülenler Müslüman olduğu için, görmezden gelinmelerine rağmen, kimliklerine sahip çıktılar ve halen halk olarak asimile olmadan, eğitim, sağlık gibi en temel insani haklarından mahrum bir şekilde var olma mücadelelerine onurlu bir şekilde devam etmektedirler.

2012 yılında şiddeti artarak patlak veren katliamlar sonucu birçok Arakan’lı Müslüman, yaşadığı yeri terk etmek zorunda kaldı. Günümüzde resmi rakamlara göre 140 000 Rohingya Müslümanı Myanmar’da bulunan ve giriş çıkışın resmi izne tabi olduğu kamplarda yaşamaktadırlar. Bu rakama, halen bulunduğu köylerde baskı altında yaşayan Müslümanlar dahil değildir. Kendilerinin doğduğu hatta çoğunun dedelerinin de doğduğu ülke olan Myanmar tarafı bu insanları Bangladeşli kaçak göçmen olarak görmektedir. Bugüne kadar yaşanan olaylarda, birçok Rohingya Müslümanı, çevre ülkelere kaçarak sığınma talebinde bulunmuş ve o ülkelerdeki göçmen kamplarında yaşamaktadırlar. Geride kalanlar ise, aradan geçen bunca süreye rağmen, evlerinden ve topraklarından olmalarına rağmen, can güvenliklerinin olmamasına rağmen, Arakan’da yaşamaya devam etmekte ve onurlu, sabırlı duruşlarını sürdürmektedirler.

Aslında her insani dramda olduğu gibi bu dramın arkasından da batılılar çıkmaktadır. İngiltere sömürge dönemlerinde, pirinç tarımını iyi bildikleri için bu insanları bu bölgeye yerleştirmiştir. Sonrasında ise yaşanan tarihsel dönüşümler ve siyasal olaylar sonucunda, Arakanlı Müslümanlar, Bangladeş ve Myanmar arasında, dağlarla izole bir coğrafyada sıkışıp kalmışlardır.

Aslında yazacak, anlatacak çok şey var gibi görünse de, dostluğun, dostluktan da öte, din kardeşliğinin ötesinde hiçbir şey yoktur. Arakan’da can korkusu altında yaşamalarına rağmen onurlu bir şekilde imanlarına sahip çıkan kardeşlerimizin varlığını, hiçbir an aklımızdan çıkarmayalım.

Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok
Nice elbiseler gördüm içinde insan yok!

Hz Mevlana

You may also like...