Türk Ay Yıldızının Sembolojisi
Londra’da Denizcilik müzesinde 1825 yılında Osmanlı askerlerinden ele geçirildiği notu düşülen bir sancak sergilenmektedir. Çoğumuzun aklına Osmanlı Devleti bayrağı dendiğinde bu üç hilalli bayraklar gelmektedir. Ancak bu bayrakta bulunan hilallere dikkat ettiğimizde, hilallerin günümüzdeki Türk bayrağından daha tombul ve uçlarının olması gerektiği gibi boynuzlu değil daha bitişik adeta birbirlerine teğet iki daire ile çizilmişlerdi. Bu sıradışı hilaller yıllarını İslam bilim aleti usturlaba vermiş birisi olarak doğrudan usturlap şebekesini çağrıştırmıştı. Bu çağrışım beni geçmişe yönelik hilalli Türk bayraklarını yeniden düşünmeye yöneltti.

Londra Denizcilik müzesinde sergilenmekte olan Osmanlı Sancağı(19.yy)
Sergide Cezayirdeki Osmanlı askerlerinden ele geçirilen bu bayrağı nitekim denizciler yapmıştı ve denizciler usturlap denen aleti gün aşırı kullanmaktaydı. Bilgisayarda bu çizimi incelediğim zaman bir usturlap şebekesindeki gökyüzü iz düşümü ile neredeyse mükemmel derecede uyumlu çizildiklerini fark ettim. Acaba tasarım açısından estetik kaygılarla, gündelik iptidai koşullarla böyle bir hilal mi çizilmişti yoksa, geçmişten beri Türk geleneğinde oturmuş ve kuralları tanımlı bir hilal formu var mıydı?

Bu bayrakta gördüğümüz ay, daha doğrusu hilal ayın bir evresini anlattığı gibi, sözlük anlamı ile ele aldığımız zaman ayın hilal evresine benzeyen geometrik şekle verilen isimdir. Yani hem şeklin ismi hilaldir, hem de ayın evresinin ismi hilaldir. Dolayısı ile hilal şeklinde olan başka şeylere de hilal denebilir.
Eğer Türk bayrağındaki hilalin sembolizmasını yukarıdaki bayraktaki benzerlik nedeniyle gökyüzünün mutasattıh izdüşüm çizimine benzetecek olursak hilalin sembolik anlamı farketmediğimiz bir derinlik kazanmaktadır. Birçoğumuz bilmese de usturlap çok büyük bir ihtimalle Türkler tarafından 9.yüzyılda orta asyada Türkler tarafından icat edilmiştir. Harezmi’nin hatalı şekilde etimolojisini bir Yunan bilim aleti olan Astro Labon aynası ile karıştırmış olması nedeniyle Yunan icadı zannedilen usturlap aslında Geometri biliminin adeta büyük bir fırlama yaşadığı, kağıt kullanımının yaygın olduğu Türkistanda gerçekleşmişti.
Mutasattıh(planisferik) iz düşüm üzerinde gördüğümüz dış çizgi gök küremizin, usturlap üzerine çizilen dış hatlarıdır, yani kuzey, güney, doğu ve batı ile tüm yönleri içeren semayı temsil etmektedir. İçerde bulunan ekliptik ise güneşin 365 gün boyunca gökyüzünde izlediği yoldur ve dolayısı ile dört mevsimi, yani tüm zamanları temsil etmektedir. İkisini birlikte düşündüğümüz takdirde “her zaman her yerde” anlamı taşıyan bir sembol halini almış olur. Ama acaba gerçekten Türkler çizdikleri hilalde bunu mu kastediyorlardı?
Bu sorunun cevabını aramak için geçmişte ele aldığımız bayraklar ve semboller her defasında daha güçlü şekilde bizi bu fikre itmektedir.
Türk Yıldızının kökleri-Türkün kök yıldızı
Eski Türklerin gök tanrı(kök tengri) dinine mensup olduklarını biliyoruz. Eski Türkler insan canını(ruhunu veya aklını) su(us) olarak düşündükleri için, yağmurun düştüğü semaya saygı duyuyor ve tüm ruhların kökü, kaynağı olan yaratıcının semada olduğunu hayal ediyorlardı. Bu nedenle taptıkları tanrıya kök tengri(ruhların kökü) demişlerdi ve yıldızları kök saçakları olarak tasvir ediyorlardı. Kökleri semaya basan ve yaprakları yere uzanan başaşağı hayat ağacı motifini mutlaka görmüşsünüzdür. İşte bu ağacın köklerinin uçları saçaklı yıldızlardı.

Altayların Pazırık bölgesinde keşfedilen bu halının bir kök tengri tasviri olduğunda şüphe duymuyorum. Konumuzla ilgisi olmadığı için bu halıyı uzun uzun anlatmayacağım ancak halıda bulunan sekiz köşeli yıldızlara dikkat etmenizi istiyorum. Bu sekiz köşeli yıldız gösterimi Türklerde ilk çağlardan beri yaygın olmakla birlikte, Türklerden sümerlere de geçmiş ve sümer alfabesinde sekiz köşeli bir yıldız dingir(tengri) kelimesi olarak yerini almıştı.
Özetle Türkler sema tasvirini sık sık cenaze örtüsü olarak kullanılan bu halıda olduğu gibi dini bir tema olarak kullanmaktaydı. Türklerin millet olarak varlığı semaya dayanıyordu.
Büyük Timur Devleti ve Hilal
Türk halılarında sıkça rastladığımız ve sonraları Osmanlı Çiniciliğinde, sultan kıyafetlerinde de sıkça gördüğümüz Çintemani isminde bir desen bulunmaktadır. Çintemani Farsçada düşünce hazinesi demektir. Desende üç hilal şekli karşılıklı şekilde iç içe kullanılır. Bu açıdan düşünüldüğünde karşımızda makalenin başındaki bayrakta olduğu gibi gene üç hilal çıkmaktadır. Gökyüzünde sadece bir tane ay bulunduğu için yan yana duran üç tane hilalin başka bir anlamı olmalıdır. İlk kullanımı Uygur Türklerine kadar gittiğine inanılan çintemani motiflerindeki hillaller de aynı yukarıdaki bayrakta gördüğümüz gibi tombul ve uçları birleşiktir ve gene ekliptik iz düşümüne oldukça yakın formlarda çizilmişlerdir.

Çintemani motifi bize ilk bayrakta görmediğimiz üç yeni ipucu veriyor. Birisi motifin olmazsa olmaz tamamlayıcı unsuru bulut, ikincisi hilalin içinde yer alan genellikle kırmızı renkli bir yuvarlak, üçüncüsü ise kullanılan renk paleti. Buluttan dolayı gökyüzünün tasvir edildiği tezi güçleniyor. Özellikle eski türklerde bulut şeklinde tasvir edilen ve semadan inen bir umay ana figürü olduğunu biliyoruz. Mavi beyaz renklerin ağırlıklı olarak kullanılıyor olması bize baktığımız şeyin gökyüzü olduğu fikrini güçlendiriyor. Kırmızı bir yuvarlak olarak çizilen şey ise izdüşüm olduğu düşünüldüğünde 21 Aralık tarihindeki güneş olmaktadır. Çünkü güneş mutasattıh(planisferik) gök haritasında daima ekliptik üzerinde görülür. Bazı astronomik saatlerde tıpkı çintemani motifinde gördüğümüz şeklinde gösterilir.

Resim: Prag astronomik saatinde güneşin ekliptik üzerindeki gösterimi
Özetle çintemani resiminde üç kez tekrar eden gökyüzü tasviri bulunmaktadır. Gökyüzü neden bir değil de üç kere olsun ki?
Bu sorunun cevabını bize imparatorluğunun sınırları bir gökyüzüne sığmayan bir Türk imparatorluğu kurmuş olan Timur Devleti vermektedir. Türk devleti sınırları büyüdüğünde Türkler, gökyüzünün her ilde aynı olmadığını fark etmişlerdir. Bu nedenle bayraklarına tıpkı çintemani motifinde gördüğümüz gibi üç gökyüzü koymuş olmalılardı.

Eğer bu anlattıklarımla sizi çintemani motifinin içindeki kırmızı noktanın güneş olduğuna ikna edebildiysem o zaman günümüzdeki birçok Türk devletinin bayrağında bulunan yıldız motifinin anlamından daha detaylı bahsetmek istiyorum. Eski Türklerde yıldız kelimesinin anlamı günümüzde astronomik anlamda tanıdığımız yıldız kelimesinden biraz farklıdır. Divanı Lügatittürk’te Kaşgarlının Arapça tercümesini “al Kavkab”(الكوكب) olarak verdiği kelime Arapçada yuvarlak, ışık saçan gök cismi anlamına gelmektedir. Bu bildiğimiz yıldız olan necm(نجم) kelimesinden farklıdır. Necm dendiği vakit gece gördüğümüz yıldızlar aklımıza gelir ancak Kavkab dendiği vakit, yıldız, güneş, gezegen hepsini kapsayan bir tanım yapılmaktadır. Güneş bir “kavkab”tır yani yıldızdır. Hilal ve yıldızın yer aldığı Türk bayrağında bulunan hilal ve yıldız bildiğimiz anlamda ay ve yıldız olabilir mi?
Ay ve hilal

Makalenin temeline koyduğumuz Cezayirde bulunan Osmanlı bayrağının, günümüzdeki Cezayir ve Tunus bayrakları ile birlikte düşünülmesi gerektiğini unutmayalım. Çünkü bu ülkeler Osmanlı Devletinin denizcilerinin yetiştiği yerler olup, bayraklar denizcilikte gemilerin tanınabilmesi için mutlak öneme sahipti. Bu yüzden bayrak gemicilikte çok önemli bir elemandı. Günümüzdeki Türk bayrağı, tarihte Osmanlı devletinin kullandığı bayraklara birlikte baktığımız zaman yıldız motifinin zaman zaman hilalin içinde çizildiğine rastlamaktayız. Dışına çizildiğinde ise çoğu kez, hilalin uçlarının tamamlandığı nokta üzerinde veya bu noktaya teğet olarak çizilmektedir.
Bu görüntünün bir kavuşum ile bir gün gökyüzünde oluşmuş olacağını var sayar isek ihtimaller oldukça azalır, çünkü ayın yörüngesinin 5 derece eğik olması nedeniyle, gökyüzünde ekliptik üzerinde dönen gezegenler ile ay arasında bu tür kavuşumlar oldukça nadir yaşanır. Gezegen olmayan yıldızlar ise ayın ışıması nedeniyle yanında iken gözükmeyecek kadar sönük kalırlar. Üstüne üstlük kavuşumlar antik astrolojide kötü şans olarak yorumlanır. Bu nedenle ayın yanına parlak başka bir nesnenin yanaşması kötü bir alamettir.
Astronomik olarak ay ile dünya arasında herhangi bir yıldızın veya güneşin girmesi hiçbir surette mümkün olmadığı için Cezayir ve Tunusun bayrakları fiziksel olarak imkânsız bir durumun tasviri haline gelmiş demektir. Bu durumun sadece tasarım icabı böyle olduğunu var sayalım. Ancak geçmişe doğru diğer bayrakları da taradığımızda bu durumun sadece bu iki devletin bayraklarında rastlanan bir tesadüf olmadığını görürüz. Birçok kez yıldız ayın üzerine çizilmiştir. Diğer bir açıdan gene astronomik verilen ışığında bakıldığında ayın gerçekteki hilal şeklinin tırnak şekilde olduğu, uçlarının açık olduğu ve bayraklarda çizilen hilallere çok benzemediği görülecektir.

Özetle bayrağımızda bulunan hilalin, şekli icabıyla hilal ismini almış olması, gerçek hilale benziyor olması ile hilal ismini almış olmasından daha muhtemeldir. Aceleci bir sonuca varmadan diğer Türk devletlerinin bayraklarına bakmamız gerektiğini düşünüyorum:

Birçok Türk bayrağında kırmızı ile birlikte gök rengi olan mavi tonlarını ve güneşi görmekteyiz. Güneş Kaşgarlı’nın tarifine uyan bir yıldızdır. Saçakları bulunan bir parlak yuvarlaktır. Eski Türk bayraklarında görülen, sekiz ve on köşeli yıldızlar güneş tasvirine benzemektedir. Güneş gökyüzünün en parlak nesnesidir. Güneşe nispetle ay veya diğer yıldızlar çok sönük kalır. Dolayısı ile bir devletin ihtişamının sergilendiği bir bayrakta yer alması gereken gök cismi ay veya minik yıldızlar değil güneş olmalıdır. Tam da bu nedenle Türk bayrağının yıldızı da güneş olmalıdır. Türk bayrağının hilali ise tüm sema olmalıdır.
Usturlap dediğimiz gök cisminin en kötü ihtimalle 9. Yüzyılda (yanlış şekilde yunanlarca icat edildiği sanılmasına rağmen)Türkler tarafından Orta Asya’da icat edildiğinden beri Türkler semayı iç içe geçmiş iki daire olarak tasvir etmeyi bilmektedir. Eski Türklerden beri gelen kök tengri sembolü olan yıldız ise Türklerin en köklü devlet ve din sembollerinden birisi olmuştur. Türk bayrağında gördüğümüz hilal ve yıldız, Türk tarihinin islamöncesi ve islam dönemindeki iki farklı gök tasvirinin birleşmesinden oluşuyor olma yorumu günümüzdeki bilinen açıklamalarından çok daha ikna edicidir ve özellikle de farklı tarihlerde yaşamış ve farklı devletler tarafından yönetilmiş olan birçok Türk devletinin farklı gibi görünen bayrakları arasındaki fikri ve felsefi birlikteliği izah etmektedir.
Son yorumlar